ÇİÇEK DEĞİL, ÇOCUK YETİŞTİRDİĞİNİZİ UNUTMAYIN !
Kapı komşum David’in beş ve yedi yaşlarında iki çocuğu var. Bir gün yedi yaşındaki oğlu Kelly’ye benzinle çalışan çim biçme makinesi ile nasıl çim biçileceğini gösteriyordu. makineyi çim üzerinde nasıl döndüreceğini öğretirken eşi Jan, David’i bir soru sormak için içeriye çağırdı. David içeriye girince, Kelly makineyi çalıştırdı ve çimlerin ortasındaki çiçek tarhına daldı. Çiçek tarhı bir anda mahvolmuştu. David döndüğünde gördüğü manzara karşısında çılgına döndü.
Bütün komşuların çok beğendiği, emek emek kendi elleriyle yaptığı çiçek tarhı yoktu artık. David tam sesini yükseltemeye başlamıştı ki, Jan dışarıya çıktı ve David’e ‘’David; çiçek değil, çocuk yetiştirdiğimizi unutma!’’ dedi.
Jan bu sözleriyle bana ana-baba olarak önceliklerimizin ne olduğunu çok güzel anımsattı. Çocukların kendileri ve benlik saygıları, kırabilecekleri yada zarar verebilecekleri herhangi bir fiziksel nesneden çok daha önemlidir. Bir futbol topunun kırdığı cam, dikkat edilmediği için kırılan bir lamba ya da mutfakta elden kayıp kırılan bir tabak zaten kırılmıştır. Çiçekler zaten ölmüştür. Verilen bu zararı, bir de ben çocuğumu inciterek, yaşam sevincini kırarak iki katına çıkaramam.