Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. M.Kemal Atatürk
OKULUMUZ BEYAZ BAYRAKLA ÖDÜLLENDİRİLDİ....🤩👏🏻👏🏻🥳👍🏻🥰 Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın daha sağlıklı ve güvenli ortamda eğitim almalarını sağlamak için, -Eğitim kurumlarının temizlik ve hijyen konusunda teşvik edilmesi, -Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi, -Yaşam kalitesinin yükseltilmesi, -Yeterli eğitim almış sağlıklı nesiller yetiştirilmesi amacıyla Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı arasında “BEYAZ BAYRAK” işbirliği protokolü yapılmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmalarla okullar her iki bakanlık tarafından denetlenmiş ve değerlendirilmiştir. Belirlenen kriterler ve çalışmalar doğrultusunda yeterli bulunan okulumuz “TEMİZLİK VE HİJYEN KURALLARINA UYGUN “ bulunarak , “BEYAZ BAYRAK” almaya hak kazanmıştır. Okulumuz Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığınca sertifika ve plaketle ödüllendirilmiştir. 👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻 GEMS DERSİ KONU BAŞLIKLARI YILLIK ve AYLIK PLANLAR (2014-2015) NİLGÜN BABAANNENİN MESAJI HER GÜNE YENİ OYUNLARIMIZ.. BİLTAN ANAOKULLARI İŞBİRLİĞİ ile YETİŞEN ÇOCUKLAR EĞİTİCİ YAZILAR

EVLAT EDİNMEYİ DÜŞÜNEN AİLELER............

 Çoğu çiftin rüyası; sağlıklı bir çocuk dünyaya getirmek, onu eğitip yetiştirmek, meslek sahibi yapmak ve ailesini kurduğunu görmektir.

Dr. Neslim G. Doksat    

Çocuk ve Genç Psikiyatrı

 Anne ve baba olmak evrimsel açıdan içgüdüsel bir itkidir.

Maalesef ki yaşam her zaman insanın arzuladığı şeylerin gerçekleşmesine izin vermiyor. Tıp alanındaki gelişmelere rağmen tedavi edilemeyen infertilite (kısırlık) sebebiyle çocuk isteğine kavuşamayan çiftlerin sayısı toplumumuzda azımsanamayacak kadar çok. Bu çiftlerin bir kısmı çocuk hayaline veda ederken, bir kısmı evlat edinmenin yollarını deniyor.
Evlat edinme aile mahkemesi kararıyla olur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun evlat edinme müessesesini düzenleyen 305. maddesine göre:
“Bir küçüğün evlat edinilmesi, EVLAT EDİNEN TARAFINDAN BİR YIL SÜREYLE BAKILMIŞ VE EĞİTİLMİŞ OLMASI şartına bağlıdır”. Bu şarta ek olarak “Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir”.
Yasaya göre, evlat edinmek isteyen çiftlerde:
—Eşler, ancak BİRLİKTE evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler.
—Eşlerin en az BEŞ YILLIK EVLİ OLMALARI veya OTUZ YAŞINI DOLDURMUŞ BULUNMALARI gereklidir.
Ek olarak:
EVLAT EDİNİLENİN EVLAT EDİNENDEN EN AZ 18 YAŞ KÜÇÜK OLMASI gereklidir.
Yasalara göre evlat edinilme durumunu ayırt etme gücüne sahip küçüğün evlat edinilmesine rıza göstermesi şart olarak öngörülmektedir. Oysa ayırt etme gücüne sahip olmayan küçükler bakımından böyle bir şart aranmamaktadır. Nitekim Medeni Kanun’un 308. maddesinde “AYIRT ETME GÜCÜNE SAHİP OLAN KÜÇÜK, RIZASI OLMADIKÇA EVLAT EDİNİLMEZ” hükmüne yer verilmektedir.  
Ayırt etme gücüne sahip küçüğün rızasının bulunması da tek başına yeterli değildir. Ek olarak: Türk Medeni Kanunu’nun 309. maddesinde “EVLAT EDİNME, KÜÇÜĞÜN ANA VE BABASININ RIZASINI GEREKTİRİR” hükmü yer almaktadır.
İşin yasal yükümlülüklerinin haricinde psikososyal boyutuna bakacak olursak, evlat edinilecek bir çocuğun kaç yaşında olması aile açısından daha uygundur:
—Hatıraları depolayan bellek sistemi olarak bilinen “hippokampus” üç yaşından itibaren faaliyete geçer. Dolayısıyla, ilk üç yaş içinde yaşanan olayları ileride hatırlamamız mümkün değildir.
—Evlat edinilecek olan çocuk üç yaşından küçük olursa, biyolojik ailesiyle ilgili yaşamış olduğu hatıraları hatırlaması mümkün olmayacağı için temel bakımını üstlenecek olan yeni ailesine uyumu daha kolay olur (3).
—Bebeklikte evlat edinme işlemlerinde, çocuğun en geç 12–18 aylık olunca kalıcı bir aileye geçmesi gerekmektedir. İlk sağlıklı bağın geliştirildiği yaş daha ileriye kalırsa bu durum çocuğun ruh sağlığını olumsuz etkiler (1).
—Bir çocuğu bebekliğinden itibaren alıp büyüten aile, biyolojik aile olmasa dahi çocuğun genel gelişimiyle ilgili tüm aşamalarda bilfiil yanında olacağı için kurulacak sevgi bağı karşılıklı olarak daha kuvvetli olur.
İlerleyen yıllarda çocuğa evlatlık olarak alındığı söylenmeli midir, bunun için uygun yaş ve şartlar nedir?
—Eğer çocuğun sosyal çevreden bu durumu bir gün duyma ihtimali varsa, bunu önce kendisini yetiştirmiş olan ailesinden öğrenmesi en doğrusudur.
—Açıklamanın zamanı ve şekliyle ilgili olarak ailenin içinde bulunduğu dinamiklerin değerlendirilmesi açısından bir çocuk psikiyatrından görüş alınması en uygun olanıdır. Genel olarak, bu olayın açıklanması için kesin bir yaş aralığı verilememekle birlikte, ilkokul birinci sınıfın tamamlandığı yaz mevsiminde durumun açıklanması pek çok yönden en akıllıcası olacaktır. O yaşlar soyut düşünme yeteneğinin gelişmeye başladığı yaşlar olup, hem çocuğun ilkokula uyumu hem de okuma yazma becerisi temin edildikten sonra gerekenler açıklanmış olur.
—Bu açıklama aile meclisi içerisinde yapılmalı, çocuğun aile içindeki yeri, çok sevildiği ve her zaman sevileceği, değeri vurgulanmalıdır.
—Hangi şartlar altında ve neden evlat edinildiği açıklanmalı, biyolojik ailenin durumu biliniyorsa gerçekler hakkında aydınlatıcı bilgi verilmelidir.
—Çocuk biyolojik ailesi konusunda araştırma yapmak, evlat edinildiği kurum hakkında bilgi almak isteyebilir. Bu hususlarda çocuğa anlayışla yaklaşılmalı, yapmayı arzu ettiği araştırmalar desteklenmelidir.
—Aile dışındaki sosyal çevreden olan insanların bu konuda çocuğa yorum yapması ve görüş bildirmesi mümkün olabildiğince engellenmelidir.
—Bu çocuklar aile açısından son derece özel oldukları için ebeveynin aşırı koruyucu ve müdahale edici tutumuna maruz kalabilirler (3). Bu tarzdaki ebeveyn tutumu en az duygusal ihmal kadar zararlıdır. Çocukta aksi yönde tepkisel davranışlara ve özgüven eksikliğine yol açabilir.
Sözkonusu olan yaşa kadar aile ve çocuk arasında derin bir bağ gelişmiş olduğunu göz önüne alacak olursak, bu açıklama gününün yaşanmasının gerek çocuk gerekse aile açısından hiç kolay olmayacağı aşikârdır.
Bu açıklamanın sonunda çocuklar şu tepkileri verebilir:
—Hiçbir şey olmamış gibi davranıp bu durum hakkında konuşmayabilir; birlikte yaşayacakları ailenin de onları bir gün terk edebileceği kaygısını sürekli yaşayabilirler. Onlardan ayrı kalacakları zaman ciddi boyutta endişe duyarlar.
—Şiddetli tepki verip, o yaşa kadar anne baba olarak bildikleri insanlara bağırıp suçlayıcı davranabilirler. Bu tepkiyi veren çocuk kendisini biyolojik ailesi tarafından istenmeyecek kadar kötü, sevilmeyi hak etmeyen, değersiz bir çocukmuş gibi idrak eder ve özgüveni zedelenir. Bu süreçteki çocuklar, zaman içinde biyolojik ebeveynini suçlayarak bu örselenmenin üstesinden gelirler. O esnada kendilerini evlat edinmiş olan aileyi de suçlarlar.
—Çok üzülüp, duygulanabilirler. Akabinde, biyolojik aileleri hakkında ayrıntılı sorgulama yapıp bu konuda araştırma yapmak veya onlarla tanışmak isteyebilirler. Biyolojik aileyle kavuşmayı konu edinen tüm çalışmalarda çocuklar tarafından olumlu tecrübeler dile getirilmiştir. Bunlardan çok az bir kısmı biyolojik ebeveyniyle yoğun bir bağlantı kurabilir(4).
Aile bu durumu ne kadar gerçekçi ve kendiyle barışık bir şekilde yaşarsa, çocuktan gelecek olan tepkinin de o kadar ılımlı olacağı unutulmamalıdır. Genellikle ilk dönem tepkileri geçtikten sonra bakım veren aileyle çocuk arasında iyi bir sevgi ve güven bağı kurulmuşsa, çocuk gerçek anne babası olarak bu aileyi kabul ettiğini beyan eder veya buna yönelik davranışlar sergiler. Biyolojik ailesini araştırıp onlara ulaştığı takdirde ise, kayıp olan ebeveyne ulaşılmış olunur. Yaşamış oldukları karmaşa ve çaresizlik duygusu bu sayede sonlanır (4). Ardından, çocuk genellikle kendisini o yaşa kadar yetiştirmiş olan ailesiyle gerçek bağlarını derinleştirmeye devam eder.
Evlat edinilmiş olan çocuklarda genel olarak görülebilen ruhsal sorunlar şu şekildedir:
—Çalışmalar, hem genetik yatkınlık hem de olumsuz sosyal şartlar sözkonusu olduğunda, bu çocuklarda ergenlik döneminde antisosyal davranışlarda belirgin bir artış olduğunu göstermiştir.
—Çocuğa yönelik olumsuz ve çelişkili ebeveyn davranışlarının yaklaşık yüzde 60 oranında antisosyal davranışlara, yüzde 40 oranında ise depresif semptomlara yol açtığı saptanmıştır. 
—Böylesine bir olayı yaşamış olmak ergenlik döneminde kimlik duygusunun oluşumunu örseleyebilir.
—Biyolojik ebeveynde suç işleme davranışı olan evlat edinilmiş çocuklarda, ikinci ailenin düşük sosyoekonomik sınıftan olması ve antisosyal davranışların görülmesi durumunda, çocukta da antisosyal kişilik özelliklerinin arttığına dair çalışmalar vardır.
Evlat edinmiş olan aileyi bekleyen diğer sorunlar şunlardır:
—İleri yaşlarda aileye giren bir çocuk önceden başka bağlar kurmuş ve örselenmiş olabileceği için, yeni ebeveyniyle kuracağı ilişkide çelişkili tutumlar sergileyebilir. Bu durumda veya çocuğun zekâsının daha düşük olması durumunda ebeveyn sorun yaşayabilir.
—Evlat edinme sürecinin yasal açıdan uzaması, bu arada çocuğun biyolojik ebeveyniyle olan bağlantısının uzaması, toplumsal geri bildirime yönelik kaygılar, aile büyüklerinin bu olaya sıcak bakmaması gibi nedenler evlat edinen aileyi güç duruma sokabilir.
—Evlat edinmek isteyen aile kendi sahip olamadığı çocuğun yasını yeterince yaşamış ve aşmış olmalıdır. Gelecek olan bu çocuğun doğal yollardan sahip olamadıkları kendi çocuklarının yerine geçecek bir alternatif olduğunu idrak etmelidirler. Ancak bu sayede, kendi genetik yeteneklerinin bu çocukta ortaya çıkmaması durumunda kendi içlerindeki hayal kırıklığıyla başa çıkabilir ve evlat edindikleri çocukla ilgili beklentilerini normalize edebilirler.
—Hamilelik döneminin yaşanmamış olması bu ailelerde çocuk sahibi olmakla ilgili duygusal hazırlığın tam anlamıyla yapılmasını olumsuz yönde etkiler.
Tüm bunlar yaşanırken okulda ne gibi sorunlar yaşanabilir, okulun üstlenmesi gereken görevler nelerdir:
—Ailenin gelişmelerden sınıf öğretmenini haberdar etmesi çocuğun okuldaki ruhsal durumunun takibi açısından önemlidir.
—Açıklamaların yapıldığı dönemi takiben, çocuk okulda durgun, içe kapanık ve keyifsiz bir hal edinebilir.
—Ders başarısı düşebilir.
—Akranlarından uzak durma eğilimi gösterip yalnız kalmayı tercih edebilir.
—Yaşına bağlı olarak değişkenlik gösterecek ısrar eden davranış değişiklikleri sergileyebilir.
—Söz konusu belirtiler devam ettiği takdirde, okul aileyi bilgilendirmeli ve en kısa zamanda bir çocuk psikiyatrından görüş almaya yönlendirmelidir.
—Bu özel bilginin çocuğun arkadaşlarına sızmamasına özen gösterilmeli, böyle bir durum varsa, çocuğun bu konuda arkadaşlarının yorum ya da alaylarının konusu olmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Yolunda gitmeyen bir evliliği kurtarmak adına evlat edinilmesi genellikle ilerleyen günlerde duygusal sorunları da beraberinde getirir. Karı koca arasında gerçekten güçlü bir bağ ve sevgi varsa, bu zor durum aile bütünlüğü sayesinde zaman içerisinde aşılır ve dengeler yerini bulur.
Unutulmamalıdır ki, bir çocuğu dünyaya getiren biyolojik anne ve baba olmak kadar, onu beslemek, büyütmek, hastalıklarında, zor anlarında ve güzel günlerinde yanında olmak çocuğun ruh sağlığı açısından oldukça önemlidir; hatta bu ikinci kısmın daha da önemli olduğu bilinmektedir.