Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneği kazanmamıştır. M.Kemal Atatürk

Ziyaretçi Defterimize Siz de mesaj bırakmak isterseniz lütfen tıklayınız

Görüş, düşünce ve önerileriniz bizler için çok değerli. Tüm paylaşımlarınız için teşekkürler


# songül aydın - İSTANBUL


mrh nilgün abla nasılsın keyifler iyimi atatürk köşesi harika
( 16.02.2009 20:00:45 )


# ceren ALTINEL - İSTANBUL


Sitenizi tesadüfen gördüm çok beğendim.Sizi çok özledim.Karnemi getirdim ama NİLGÜN öğretmenim siz yoktunuz. SİZİ SEVİYORUM. Kardeşim i de sizin okula yollıya cağız Sizinle geçirdiğim yılları çok özlüyorum . Keske bebek olsam diyorum
( 1.02.2009 14:13:36 )


# HÜLYA BAKIR - İSTANBUL


Nilgün Hn. Merhaba, Çocuk ve aile ile ilgili hep sizlerden güzel mailler alıyoruz. Bizleri bilgilendiriyorsunuz kendimize gelmemizi sağlıyor, yaşantımıza yön veriyorsunuz. Bu konuda Siz Değerli Öğretmenlerime çok teşekkür ederim. Hayatın koşuşturmasına ve işlere bazen o kadar çok kaptırıyoruz ki kendimizi, sizlerin mailleri ile de kendimize geliyoruz. Küçük, tatlı yavrularımızın bizden beklentilerini gözardı edebiliyoruz. Ekli dosyada işte buna örnek bir yazı var. Ben de sizlerle paylaşmak istedim. Belki diğer velilerimize de duyurmak istersiniz diye düşündüm. Bu yazıya benzer bir olayı da oğlum 3 yaşında iken ben yaşamıştım. Kısaca anlatmak istiyorum. Bir haftasonu ben mutfakta iş yapıyorum. Oğlum odasında kendi kendine oynuyor. Mutfağa gelip, "Anne işin ne zaman bitecek ?" diye sordu. Niye soruyorsun ? Ne oldu ? diye sorduğumda. "İşin bitince belki gezmeye gideriz." dedi. Şok olmuştum. Bir tokat yemiş gibi olmuştum. 3 yaşında o küçücük aklı ile bana anlayış gösterip işimi bitirmemi bekliyormuş.O günden sonra ilk önceliğim çocuklarım oldu. Çocuklarla birebir iletişimin faydalarını, birlikte birşeyler paylaşmanın yararlarını yıllar sonra görüyoruz. Oğlum Arda şuanda 11 yaşında. Başarı Meyvelerini yavaş yavaş toplamaya başlıyoruz. Arda da sizlerin ellerinde, emeklerinizle, göz nurlarınızla büyüdü. Bizi bilgilendirmenizle büyüdü. Emekleriniz ve destekleriniz için çok teşekkür ederim. Şimdi kızım Zeynep sizlere emanet. TÜM ÖĞRETMENLERİME CAN-I GÖNÜLDEN TEŞEKKÜRLER. Arda ve Zeynep İdil Annesi Hülya Bakır İŞİN BİTİNCE BENİ SEVERMİSİN ANNE Kapidan iceri girer girmez neseyle bagirdi: "Anne biliyormusun bugün yuvada ne oldu?" "Görmüyor musun? Telefonla konusuyorum." Hic kimsenin sevdigi sey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babasi arabayi seviyordu. Hersey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu oldugunda. Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisine hic yer kalmiyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapatti telefonu. Mutfaktan tencere kasik sesleri geliyordu. Kosarak yanina gitti. "Sana yardim edeyim mi?" dedi en sevimli halini takinarak. Annesi manali manali bakti. "Hayirdir. Bir yaramazlik filan. Bak bir de seninle ugrasmayayim. Cok yorgunum zaten." Yorgunluk nasil bir seydi. Bazen elinde oyuncagiyla uykuya daldiginda anneannesi oyuncagi yavasca elinden alir "Nasil yorulmus yavrucak. Uykunun gül kokulu kollari sarsin seni" diyerek alnina bir öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eger, ne diye annesi kendisiyle böyle kizgin kizgin konusuyordu. "Annecigim yoruldugun zaman gül kokulu uykulara dalarsin. Anneannem öyle söylüyor." "Uykuya dalayim da gül kokulari kusur kalsin. Yorgunluktan ölüyorum." Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun oldugumdan. Böyle yorgun yorgunken... "Annecigim sen yorulma diye..." "Yemekte konusuruz cocugum. Bankada isler yetismedi. Baban gelene kadar bunlari bitirmem lazim. Hadi sen oyna biraz." "Hani siz yoruluyorsunuz ya..." "Eeee...." "Ben de oynamaktan yoruluyorum." "Ne yapayim?" "Bilmem..." Yapilmamasi gerekenleri biliyordu da büyükler, yapilmasi gerekenleri hic bilmiyorlardi. Isiklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye basladi. "Mum da yok" diye diye karistirdi dolaplari el yordami. Cocuk sirtüstü yatip, anneannesinin köyünü düsündü. Gaz lambasinin isiginda deli tavsan masalini anlatisini. Deli tavsanin duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birlestirip isaret parmaklarini yukari kaldirarak tavsan kafasi yapti. "bak deli tavsan" diyerek parmaklarini oynatti. Yoldan gecen arabalarin farlari duvardaki tavsana yol acti. Tavsan alabildigine hür dolasti sagda solda. Otlarla kuslarla konustu. Sonra yorgun düstü. Duvardaki görüntü o minik avuclarin acilmasiyla kayboldu. Kolu yavasca kanepeden asagi sarkti. Neden sonra isiklar geldi. Kadin cocugun hic konusmadigini akil etti birden. Kanepeye kostu. Kücücük dizlerini karnina dogru cekerek uykuya dalmisti. Masanin üstündeki dosyalara bakti igrenerek. Dindirilmez bir pismanlik doldurdu icini. Uyandirmaktan korka korka kücük alnina bir öpücük kondurdu. Cocuk sanki bu öpücügü bekliyormuscasina "Isin bitince beni sever misin anne?" dedi. Kadin, sevilmek icin randevu alan cocuguna bakarak sabaha kadar agladi.
( 23.01.2009 14:00:21 )


# özgür aydın - İSTANBUL


öğretmenler gününüz kutlu olsun kendinize iyi bakın sizi çok seviyorum
( 25.11.2008 18:53:40 )


# özgür aydın - İSTANBUL


sitenizi çok beğendim hepinizi çok özledim kendinize ve kardeşim Sineme iyi bakın
( 13.11.2008 10:59:49 )